Verimli topraklarımızı nasıl da kurutup çölleştiriyoruz.Bir zamanlar eşim Aksu Köy Enstitüsü'nün kapandıktan sonraki iki yılında orada yatılı okumuş. Sistem aynı sistem, sadece adı Aksu İlköğretim Okulu olmuş.Her çeşit meyve, sebze öğrencilerin katkısıyla tarım derslerinde yetiştirilmiş. Yemekler, bahçeden yetişen sebzelerle öğrencilere hazırlanmış. Bahçede yetişen buğday satılmış, döner sermayeye katkı sağlanmış. Bahçede kuyular açılmış, yeterince su elde edilmiş.
Yıllar sonra okulu ziyarete gittiğimizde çok büyük bir hayal kırıklığıyla karşılaştık. Her yer kupkuru bir çöl manzarasında idi. Bir vaha çöl haline gelmişti. Eşimin o kısacık andaki üzüntüsünü unutamam.Hayaller yeşermeden kurutulmuş, kapkara bir tablo oluşturulmuştu.
Düşündüm; yayla yolunda kesilmiş ama açıkta kalan kökleriyle toprağa adeta sımsıkı sarılmış ağaçları görürüm. İçim cız eder. Bir varoluş mücadelesidir bu. Toprağa tutunma çabasıdır.Erozyonu çocuklara daha güzel örneklerle anlatamazsınız.
Su kaynaklarımızı da insanımız gibi hoyratça kullanıyor, yok ediyoruz. Oysa bu yoklukta yeşile, maviye, doğaya, nefes almaya nasıl da ihtiyacımız var.
0 Yorumlar