Araba düz yolda 90 km. hızla yol alıyordu. Anne baba ön koltuklarda, küçük kız arka koltuklarda oturmuşlardı. Küçük kız çalan müziğe eşlik ediyordu:" Bana bir masal anlat baba." Bu hafta 5 yaşını kutlamışlardı. Ne çok masal vardı dağarcığında; Geceleri onu uyutan, düşler ülkesine götüren masallar... Bazen kitaplardan okurdu babası ya da annesi.
Bir ara arka koltukta uyuyakaldı. Ama elindeki süslü köpek tasmasını hala sımsıkı tutuyordu. Annesi yavaşça elinden aldı , küçük kız uyandı. İlk sözü "Geldi mi?" oldu." Hayır dediler, az sonra belki..." Biraz sonra komşu teyze kucağında Golden Retriever cinsi bir köpekle onları karşılıyordu. Gerçekten çok güzeldi. Küçük kızla bakıştılar. İkisinin de gözleri parlıyordu. İlk görüşte aşk gibi...
"Bir prenses gibi" dedi anne. "Adı Prenses olsun mu?
Prensesle yaz boyu mutlu anlar, günler geçirdiler. Sabah uyanınca yanına geliyor, yürüyüş sonrası oyunlar oynuyorlardı. İki ay bir rüya gibi geçti. Bir gün babası "Şehre dönme zamanı geldi " dedi. Prenses anlamış gibi küçük kızın kucağına koştu, başını göğsüne dayadı, derin derin solumaya başladı. Babası devam etti; "Apartmanda köpek olmaz biliyorsun. Her gün dolaştırmasan bile." Köpek göğsündeyken ne kadar ağladığını bilmiyordu. Babası "Prenses güzel bir köpek, biri sahiplenir merak etme" dese de arabanın arkasından koşarak yetişmeye çalışan Prensesi, yaşlı gözlerini hayatı boyunca hiç unutamayacaktı.
Yazlığa tekrar gidişlerinde de Prensesi hiç göremedi. Bir daha başka köpeği de olmadı. O'nun yerini hiçbir köpek dolduramazdı ki... Çok sonra Prensesin tasması yolun kenarına atılmış bulundu. Kim, ne zaman, nasıl, neden attı hiç bilinemedi...
Makbule ABALI
4 Ekim Dünya Hayvanlar Günü kutlu olsun.
(Resimdeki çocuğun anlatılan öykü ile bir ilgisi yoktur.)
0 Yorumlar