Bulvar boyunca lokantalar sıralanmıştı. Her kalitede, her görünümde olan vardı aralarında. Bazıları deniz ürünleri, bazıları yöresel yemekler sunuyorlardı. Aralarında biri farklıydı sanki. Mavi- beyaz renklerin hakim olduğu bir düzen, loş bir ışık, kulağı tırmalamayan hafif bir müzik...
Orta yaşlı bir çift bir an tereddütten sonra içeriye yöneldiler. Bey adını söyledi, yer ayırtmıştık dedi. Çiçeklerle düzenlenmiş güzel bir masaya oturdular. Adam kadının ellerini tuttu. "Bir zamanlar bu tür yerlere ne sık gelirdik" dedi. Kadın gülümsedi, sadece başıyla onayladı. Şef garson siparişleri aldı Adam fısıldadı: Yemekten sonra bir de bol meyveli bir dondurma rica ediyoruz. Bugün bizim 40. evlenme yıldönümümüz. Şef garson ustalıkla anladığını belli etti.
Az sonra masa çok güzel sunumlu tabaklarla donanmıştı. Onların masasının dışında iki masa daha vardı. Çok neşeli iki çift , kahkahalarla yüksek sesle konuşuyorlardı. Yaşlı çiftin masası onlardan farklıydı. Sevginin, aşkın sessiz anlatımı, gözlerin, ellerin buluşması, konuşması... Bir geçmiş zaman masasıydı bu.
Bu arada müzik değişti: "Bir bahar akşamı rastladım size " "Bizim şarkımız" dedi kadın. "Ben rica ettim" dedi adam. Onlar şarkıyı dinlerken yan masadaki modern giyimli kadın kalktı, masaya geldi. "Bir şarkı da ben sizin için söyleyebilir miyim ? Opera sanatçısıyım." dedi. "Gözlerinin içine başka hayal girmesin. Bana ait çizgiler dikkat et, silinmesin. " Billur gibi bir sesti. Masada eller, gözler hiç ayrılmamacasına birleşti...
Makbule ABALI
1 EKİM DÜNYA YAŞLILAR GÜNÜ' NÜN BİLİNCİNDE VE FARKINDA OLARAK.
ruz.
0 Yorumlar