TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI VE ÖZELLİKLERİ (1860-1895) - Edebiyat Bende

TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI VE ÖZELLİKLERİ (1860-1895)

 TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI VE ÖZELLİKLERİ (1860-1895)


Birinci Dönem Tanzimat Edebiyatı ve Özellikleri (1860-1876)
İkinci Dönem Tanzimat Edebiyatı ve Özellikleri (1876-1895)

TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI (1860-1895)

Tanzimat Fermanının ilanından (1839) sonra bu edebiyatın tohumları serpilmeye başlamıştır.
Batılı tarzda ilk eserler bu dönemde verilmeye başlanmıştır.
Hak, adalet, özgürlük, vatan kelimeleri bu dönemde ilk defa kullanılmaya başlanmıştır.
Tanzimat edebiyatı kendi arasında ikiye ayrılır: Birinci ve İkinci Dönem Tanzimat Edebiyatı)
Yazı dilini halkın anlayacağı dile yakınlaştırmaya çalışmışlardır.
Tiyatroyu halkı aydınlatma aracı olarak görmüşlerdir.
Toplumcu bir çizgi tutmaya çalışmışlardır.
Divan edebiyatındaki “bölüm güzelliğine” karşın “konu bütünlüğüne, güzelliğine” önem vermişlerdir.
Tanzimat birinci dönem sanatçıları (Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi) ikinci dönem sanatçılarına göre daha halkçı olmuşlardır.

Birinci Dönem Tanzimat Edebiyatı ve Özellikleri (1860-1876)

Divan edebiyatını eleştirmelerine rağmen onun etkisinden kurtulamamışlardır.
“Vatan millet, hak adalet, özgürlük” gibi kavramlar ilk defa bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır.
Batılı anlamda ilk esereler bu dönemde verilmeye başlanmıştır.
Toplumu bilinçlendirmek için edebiyatı bir araç olarak görmüşlerdir.
Dilin sadeleşmesi gerektiğini söylemişler ancak pek başarılı olamamışlardır bu konuda.
Roman, modern hikâye, tiyatro, gazete, eleştiri, anı bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır.
Bu dönemin sanatçıları aynı zamanda devlet adamı sıfatı da taşıyorlardı.
Klasizim (Şinasi, Ahmet Vefik Paşa) romantizm (Namık Kemal, Ahmet Mithat) den etkilenmişlerdir.


BİRİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI SANATÇILARI

ŞİNASİ (1826-1871)

İbrahim Şinasi, edebiyatımıza birçok yeniliğin yerleşmesini sağlamıştır.
Asıl adı İbrahim’dir.
İlklerin yazarıdır: İlk tiyatro, ilk şiir çevirisi, Batılı anlamda ilk fabl, ilk özel gazete, ilk makale, ilk noktalama işaretini kullanan kişidir.
Halk için sanat görüşünü benimsemiştir.
Noktalama işaretlerini ilk defa Şinasi kullanmıştır.
Şinasi’nin şiiri, yeniliği ve değişime teşebbüs etmesi bakımından önemlidir.
İlk defa Şinasi, şiirlerine işlediği konulara uygun başlıklar koymuştur.
Parça güzelliğine değil bütün güzelliğine önem vermiştir.
Türk basınının ilk başyazarıdır.
Gazeteciliği ile dönemin genç ve aydınları üzerinde etkili olmuştur.
Şinasi, Malherbe’nin Fransız şiirinde yapmaya çalıştığı gibi edebiyatı yeni baştan kurmak istemiştir.
Namık Kemal ve Ziya Paşa’yı yetiştirmiş olan kişidir.
1859’da ilk tercüme şiirler olan “Tercüme-i Manzume“yi yayınlamıştır.
İlk yerli tiyatromuz Şair Evlenmesi‘ni 1859’da yazmış ama 1860’ta Tercüman-ı Ahval’de yayımlamıştır.
 1860’ta Agah Efendi ile beraber ilk özel gazetemiz olan Tercüman-ı Ahval gazetesini çıkarmıştır.
1862’de tek başına Tasvir-i Efkar gazetesini çıkarmıştır.
Münacat ve İlahi şiirleriyle kaside anlayışına, “Arz-ı Muhabbet” manzumesi ve “Eşek ile Tilki” hikayesi ile divan şiirine biçim bakımından yeni şekiller vermeye çalışmıştır.
Mustafa Reşit Paşa için yazdığı kasideler eski kasidelerden biçim ve içerik bakımından farklıdır.
Münacat’ta ise Allah’ı akıl ve mantık yoluyla bulabileceğimizi ifade eder.
Nesir dilini, şiir dilinden uzaklaştırmıştır.
Klasik Divan edebiyatının hayal dünyasını reddedip somut hayallere yönelmiştir.
Edebiyatı, düşüncelerini ifade etmek için bir araç olarak kullanmıştır.
Yusuf Kamil Paşa, Fazıl Mustafa Paşa, Suphi Paşa, Ahmet Vefik Paşa tarafından da desteklenmiştir.
İlk tiyatro eserimizi: Şair Evlenmesi’ni yazdı.
İlk makaleyi yazdı: Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi
İlk özel gazetesi çıkardı: Tercüman-ı Ahval
Eserleri: Durub u Emsalı Osmaniyye (Osmanlı Atasözleri Kitabı), Tercüme i Manzume (Çeviriler), Müntehabat -ı Eşar(şiirleri), Divan-ı Şinasi, Tasvir i Efkâr

NAMIK KEMAL (1840-1888)

Namık Kemal, “Vatan ve Hürriyet Şairi” unvanıyla tanınmıştır.
“Encümen-i Şuara” şairlerindendir.
Eleştirileriyle divan edebiyatını yıkıp yerine yeni bir edebiyat oluşturmayı hedeflemiştir.
Ziya Paşa, Harabat adlı antolojisinde divan edebiyatını savunduğu için onu eleştirmiş; bu eserine karşı Tahrib-i Harabat ve Takip’i yazmıştır.
Namık Kemal’in şiirleri başta muhteva bakımından yeni, şekil bakımından eskidir.
 Hak, adalet, hürriyet, eşitlik, vatan vb. konuları ısrarla işlemiştir.
Vatan, millet, özgürlük kelimelerini edebiyatta ilk kullanan kişidir.
Romantizm akımının etkisinde kalmıştır.
“Sanat toplum içindir.” fikrini savunmuştur.
Yapıtlarında tarihi ve toplumsal konular üzerinde durmuştur.
Aruz ölçüsünü kullanmış; heceyi de denemiştir.
Her tür eser vermiş ama özellikle tiyatro ve roman türünün benimsenmesinde önemli katkısı olmuştur.
Tiyatro, Namık Kemal için bir eğlencedir; ama eğlendirirken düşündürür, eğitir ve faydalı olur.
Namık Kemal’in bütün tiyatroları dram türündedir.
“Vatan yahut Silistre” piyesi oynanan ilk tiyatromuzdur.
”Vatan yahut Silistre” piyesinden dolayı Magosa’ya sürgüne gönderilmiş, “İbret” kapatılmıştır.
Hürriyet, Hadika, İbret gazetelerinde ulus, özgürlük, adalet vb. konularda yazılar yazmıştır.
İlk edebi romanımız İntibah‘ı, ilk tarihi romanımız Cezmi‘yi, ilk eleştiri eserimiz olan Tahrib-i Harabat‘ı; ilk eleştiri yazısı olan “Lisan-ı Osmaninin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir“i yazmıştır.
Londra’da Ziya Paşa ile beraber Hürriyet gazetesini çıkarmıştır.
Valilik, “Kanun-i Esasi Komisyonu” Şuray-ı Devlet, memurluk gibi önemli görevlerde bulunmuştur.
Toplumcu bir sanat çizgisindedir.
Eserleri:
ilk tarihi romanımız; Cezmi
İlk edebi romanımız; İntibah
Tiyatroları : Vatan yahut Silistre, Zavallı Çocuk, Gülnihal, Kara Bela,Celalettin Harzermşah
Eleştiri eserleri: Renan Müdafenamesi, Tahrib-i Harabat (Ziya Paşa’ya karşı), İrfan Paşa’ya Mektup, Takip
Diğer eserleri: Kanije, Silistre Muhasarası, Osmanlı Tarihi, Büyük İslam Tarihi, Evrakı Perişan

ZİYA PAŞA (1825-1880)

Ziya Paşa, ilk edebiyat tarihi taslağı sayılan “Harabat“eserini yazmıştır.
Yeni (Genç) Osmanlılar Cemiyeti’nin üyesidir.
Bir dönem Jön Türklerle ortaklaşa hareket etmiştir.
Doğu ile Batı kültürü arasında çelişkide kalmıştır.
Ziya Paşa düşünceleriyle Avrupalı, duygularıyla Doğulu olmuştur.
Eserlerini “hikemi” bir üslupla yazmıştır.
Şiirlerinde divan edebiyatı nazım şekillerini kullanmıştır.
Namık Kemal ile beraber Kanun-i Esasi Komisyonunda yer almış; Londra’da Hürriyet gazetesini çıkarmışlardır.
Halk şiirinin ve dilinin gerçek edebiyatımız olduğunu belirten “Şiir ve İnşa“adlı makalesini (1868) yazmasına rağmen kendisi böyle davranmamıştır. Daha sonra, Harabat adlı antolojisinde ise divan edebiyatını savunmuştur.
Biçimce eski içerikçe yeni olmaya gayret göstermiştir.
Terkib-i bent, terci i bent‘leri meşhurdur.
Bazı beyitleri bugün vecizeye dönüşmüştür. Bir çok dizesi halk arasında atasözü gibi kullanılmıştır.
Eserleri: Zafername, Harabat, Eş’ar-ı Ziya, Defter-i Amal, Terkib-i Bent, Terci-i Bent …
AHMET MİTHAT EFENDİ (1844-1912)

Ahmet Mithat Efendi, “Yazı Makinesi” ve “Hace-i Evvel” unvanıyla anılmıştır.
En üretken yazarımız odur. 36’sı roman olmak üzere 200’e yakın eseri vardır.
Halk için roman geleneğini benimsemiştir.
Halka okuma alışkanlığı kazandırmıştır.
Sade, açık bir dille yazmış, okuyucuyu eğitmeyi ve okuyucuya faydalı amaçlamıştır.
Bedir, Devir, Tercümanı Hakikat gazetelerini çıkarmıştır.
Geçimini kalemiyle sağlayan ilk yazarımızdır.
Yeni edebiyatı savunanların safında yer almıştır.
Yanlış batılaşma, kölelilik müessesi, gençlerin eğitimi, kötü kadınlar, evlilikte aksayan taraflar gibi konuları işlemiştir.
Hikaye ve romanlarında ansiklopedik bilgiler vermiş, okuyucuya gereksiz nasihatler etmiş, taraf tuttuğunu açıkça göstermiştir.
Dil, teknik ve anlatım bakımından başarılı değildir.
Yapıtları teknik ve üslup bakımından zayıf olsa da dili ve betimlemeleri bakımından önemlidir.
Eserlerinde iyiler kazanır, kötüler kaybeder.
İstanbul Türkçesini bütün yalınlığıyla kullanmıştır.
Servetifünuncuları, tenkit ederek onları “dekadanlar” diye nitelemiştir.
Halkın anlayacağı bir dilde ve onları ilgilendiren konularda eserler vermiştir.
İlk hikâye örneklerimizden biri sayılan “Letaif-i Rivayet“i yazmıştır.
Romantizmden etkilenmiştir.
Eserlerinden bazıları: Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Felatun Bey ve Rakım Efendi, Yer Yüzünde Bir Melek, Henüz On Yedi Yaşında…
ŞEMSETTİN SAMİ ( 1850-1904 )

Şemsettin Sami, devrinin en büyük dil bilgini sayılmıştır.
Sözlük, ansiklopedi ve dil alanındaki çalışmalarıyla tanınmıştır.
İlk yerli romanımız olan Taaşşuk-u Talat ve Fitnat adlı eseri yazmıştır.
Türkçenin ilk sözlüğü Kamus u Türkî adlı sözlüğü yazmış.
Kamus u Fransevi ve Kamus-ı Alam’ı yazmıştır.
Göktürk Kitabeleri, Kutadgu Bilig gibi Türk edebiyatının ilk eserlerini, Türkiye Türkçesine çeviren ilk araştırmacımızdır.
Türkçülük fikrinin yayılmasına katkıda bulunmuştur.
Romantizmin etkisinde kalmıştır.
“Tercümanı Şark” gazetesinin başyazarlığını yapmıştır.

AHMET VEFİK PAŞA (1823-1891)

Ahmet Vefik Paşa, tiyatromuzun en büyük kilometre taşıdır. Türk tiyatrosunun kurucusu sayılır.
Bursa valiliğine atandıktan sonra Bursa’da birçok kültürel faaliyetin yanında tiyatro açmıştır.
Halkın tiyatroyu sevmesi için özellikle Moliere‘den çeviriler yapmıştır.
Dönemin Türkçülük fikrinin en büyük savunucusudur.
Yalın, anlaşılır bir halk dili kullanmıştır.
Tarih, dil, folklor alanında önemli çalışmalar yapmıştır.
Birçok çeviri yapmıştır.
Eserleri: İnfiali Aşk, Dudu Kuşlar, Zor Nikâh, Zoraki Tabip, Kadınlar Mektebi ,Şecere-i Türk eserlerinden bazılarıdır.

2. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI (1876-1895)

İkinci Dönem Tanzimat Edebiyatının Özellikleri

Bireysel konulara dönülmüştür.
Sanat, sanat içindir, görüşü benimsenmiştir.
Dil oldukça ağırlaştırılmıştır.
Tiyatro eserleri oynanmak için değil okunmak için yazılmıştır.
Realizm ve natüralizm baskın akımlar olarak göze çarpar.
Gazetecilik, ilk dönemdeki toplumsal etki ve işlevini yitirir. Gazetelerdeki siyasal ve toplumsal içerikli yazılar yerini günlük sıradan olaylara bırakır. Toplumsal makalenin yerini de edebi makale alır.
Birinci dönemdeki gibi hece denenmekle birlikte aruz yine egemenliğini sürdürmüştür. Birinci dönemde de kullanılan Divan edebiyatı nazım biçimleri bırakılmaya başlanmıştır.
Şiirin konusu genişletilmiş; ölüm, karamsarlık, aşk, felsefi düşünceler tema olarak seçilmiştir. Sanatçılar, “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” anlayışını savunmuşlardır. Bu dönem şiiri Servet-i Fünun şiirine de esin kaynağı olmuştur.
Roman ve öykü tekniği daha da gelişir. Birinci dönem göre daha nitelikli ürünler vermeye başlamıştır. Betimlemeler ilk döneme göre daha da ölçülüdür. Realizm akımının etkisiyle gözleme önem verilmiş, olay ve kişiler daha gerçekçi anlayışla anlatılmıştır.
Nabizade Nazım naturalizmden, Recaizade Mahmut Ekrem ve Samipaşazade Sezai realizmden, Abdülhak Hamit Tarhan ise romantizmden etkilenmiştir.
Tanzimatın ikinci döneminde ürünler veren Muallim Naci Divan edebiyatının tek savunucusudur.
Tanzimat’ın ikinci kuşak sanatçıları: Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım, Muallim Naci, Direktör Ali Bey ve Ahmet Cevdet Paşa’dır.

İKİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATININ SANATÇILARI

RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847- 1914)

Recaizade Mahmut Ekrem, yeni edebiyatçılar tarafından “üstat” kabul edilmiştir.
Öğretmen, eleştirmen, teorisyen ve hoca sıfatıyla tanınmıştır.
O Tanzimat Dönemi’nde ortaya attığı teorilerinde Batı edebiyatını esas kabul etmiştir.
İlk realist romanımız olan: Araba Sevdası‘nı yazmıştır.
Tevfik Fikret‘in akıl hocasıdır.
Muallim Naci ile uzun yıllar süren “eski-yeni” kavgasında yeniyi savunmuştur. Muallim Naci tarafından tenkit edilmiştir. Muallim Naci ile “abes – muktebes” kavgasını yapmıştır. Bu kavgada Recaizade, “Kafiye kulak içindir.”, Muallim Naci de “Kafiye göz içindir.” anlayışını savunmuştur.
“Sanat sanat içindir ve kafiye kulak içindir.” görüşünü benimsemiştir.
“Her güzel şey şiirin konusudur.” diyerek şiirin konu zenginliğine katkı yapmıştır.
Oğulları Piraye, Emcet ve Nijat’ın ölümü kendisini sarsmış, bu olayın etkisiyle duygusal şiirler yazmıştır.
Şiirlerinde romantizm, romanında realist ve tiyatrolarında klasisizmden etkilenmiştir.
“Güzel” olan her şeyin şiirin konusu olabileceğini savunmuş ve bunu eserlerinde uygulamıştır.
Ona göre şiir, konuşma dilinden farklı olmalı ve ahenk ile içerik uyumlu olmalıdır.
Edebiyatıcedide’nin Servet-i Fünun dergisi etrafında oluşmasına önderlik etmiştir.
İlk eseri tiyatro türündeki Afife Anjelik, ilk şiir kitabı ise Nağme-i Seher’dir.
Talim-i Edebiyat, edebiyat ve sanat üzerine hocalık dönemlerindeki ders notlarını içerir.
“Çok Bilen Çok Yanılır” adlı tiyatrosu komedi türünde olup modern tiyatronun başarılı bir örneğidir.
Şinasi ve Namık Kemal, Avrupa’ya gidince Tasvir-i Efkar’ın idareciliğini yapmıştır.
Muallim Naci’nin Demdeme‘sine karşılık Zemzeme adlı kitabı yazmıştır.
Tiyatroları: Afife Anjelik, Çok Bilen Çok Yanılır, Vuslat (Süreksiz Sevinç).
Şiirleri: Zemzeme, Nağme-i Seher, Tefekkür, Yadigâr-ı Şebap, Pejmürde, Nefrin …
Romanları: Araba Sevdası, Muhsin Bey.
İnceleme: Talim-i Edebiyat adlı eseri onun edebiyata dair görüşleri içeren en önemli eseridir. Takdir-i Elhan…         

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN ( 1852-1937)

Abdülhak Hamit Tarhan, edebiyatımızın en bireysel şairlerindendir.
Batılılaşma hareketinin asıl öncüsü olarak kabul gördüğü için kendisine “Şairi Azam” (büyük şair) lakabı verilmiştir.
Gözlem ve izlenimleriyle şiir yazmıştır.
Düşünen adamdan çok yapan adam özelliği taşımaktadır.
Tiyatroları oynanmaya uygun değildir. (Macera-yı Aşk, Sabru Sebat, İçli Kızlar, Finten, Nesteren, Liberte )
Şiirlerinde yeni konular işlemiştir. Romantizmin etkisinde, metafizik konuları, ölüm, ölüm sonrası yaşam, hayat, tabiat, aşk gibi temalar içeren eserler vermiştir.
“Makber” şiirinde metafiziksel konuları işlemiş ve divan şiirinin biçimsel özelliklerini değiştirmiştir.
Recaizade’nin teori olarak ortaya attığı yeni fikirleri o şiirlerinde uygulamıştır.
Hamit’in eserleri, Servetifünun’a zemin hazırlamıştır.
Serbest ve Batıdan alınan nazım biçimlerini kullanmıştır.
Lirik, epik ve felsefi şiirler yazmıştır.
“Sahra“ ilk pastoral şiirimizdir ve ilk tabiat tasvirleri burada yer alır.
Validem” edebiyatımızdaki ilk kafiyesiz şiirdir.
Şiirlerinde zıt duygu ve düşünceleri bolca kullanmıştır.
Şiir dilinde kapalı bir anlatım, soyut konularla birleşince anlaşılmayı zorlaştırmıştır.
Eserlerinin yarısı tiyatro türündedir.
Tiyatrolarının bazıları manzum, bazıları mensur, bazıları da biçimce karışıktır.
Tiyatrolarında hem aruz hem hece ölçüsünü kullanmıştır.
Tiyatrolarında; İslam, Türk, Arap, Hint tarihi ve gerçek dışı tarihten konularını seçmiş, piyesleriyle öne çıkmıştır.
Piyesleri, kişi kadrosu bakımından oldukça geniştir. Tiyatrolarını, oynanması amacıyla değil okunması amacıyla yazmıştır.
Hamit, hiç roman ve hikaye yazmamıştır.
Eserlerinde Doğu ve Batı kültürünün sentezini yapmıştır.
“Finten” adlı dramını, en güzel eserim, diye nitelemiştir.
İlk eseri “Macera- yı Aşk” piyesidir.
Makber, Sahra, Ölü, Belde, Bunlar O’dur, Hacle, Garam, İlham-ı Vatan, Baladan Bir Ses, Divaneliklerim şiir kitaplarıdır.

MUALLİM NACİ (1850-1893)

Mualllim Naci, asıl adı Ömer’dir.

Recaizade Mahmut Ekrem’le eski- yeni kavgasında eski’yi savunmuştur.
Döneminin edebiyat sahasında otorite olarak görülmüştür. Klasik Türk şiirinin son temsilcilerindendir.
Şiir ve tenkit türüyle daha çok ön plana çıkmıştır.
Divan şiiri geleneğini devam ettirmiş ve gençleri bu tarz şiirler yazmaya teşvik etmiştir.
Eserlerini sade ve anlaşılır yazmaya önem vermiştir.
Eski şiirin savunucusu olmuş, gençler tarafından örnek alınmıştır.
Divan şiiri zihniyetindeki şiirlerinde aruzu ustaca kullanmış ve sade bir dille yazmıştır.
Muallim Naci; Recaizade Mahmut Ekrem’in sanat ve edebiyat anlayışı ile Abdülhak Hamit’in dil ve anlatımını şiddetle eleştirmiştir.
Recaizade’nin “Zemzeme” ve Takdir-i Elhan’daki eleştirilerine “Saadet” gazetesinde cevap vermiş, bunları “Demdeme” adıyla toplamıştır.
Halk edebiyatı nazım şekillerinden de yararlanmıştır.
Yabancılaşmaya karşı çıkıp milli kültürü savunmuştur. Yeniliğe değil, aşırı, kontrolsüz, körü körüne Batılaşmaya karşı çıkmıştır.
Yeni türleri de kullanmıştır.
Düzyazılarında yeni edebiyat geleneğini benimsemiştir.
Köyden söz eden ilk şiir olan “Köylü Kızların Şarkısı“nı yazmıştır.
Dili ağırdır; ancak başarılıdır.
Eserleri: Ateşpare, Füruzan (bkz. Füruzan kimin eseri?), Şerare (şiir) Demdeme, Muallim (eleştiri), Islahat-ı Edebiye (sözlük)

NABİZADE NAZIM (1862-1893)

Nabizade Nazım‘ın Türk edebiyatının yeni bir şekil almasında önemli katkıları olmuştur.
İlk köy romanımız kabul edilen Karabibik‘i yazmıştır.
İlk psikolojik roman denemesi sayılan Zehra‘yı yazmıştır.
Realizm, natüralizm‘in öncülerinden sayılır.

SAMİPAŞAZADE SEZAİ (1860-1936)

Samipaşazade Sezai, hikayelerinde kullandığı yeni yöntemler, Servetifünuncular tarafından benimsenmiştir.
Batılı anlamda ilk gerçekçi hikayeler olan “Küçük Şeyler“i yazmıştır.
Tasvir ve gözlemleri gerçekçidir.
Kullandığı dil, süslü ve ağır olup gereksiz benzetmelere de yer vermiştir.
Eserleri:
Roman: Sergüzeşt (Tek romanıdır).Burada roman kahramanı Dilber üzerinden kölelik problemini işlemiştir. Realist bir anlayışla yazmıştır.
Hikaye: Küçük Şeyler (Batılı anlamda ilk gerçekçi hikayelerimizdir. Alphonse Daudet’ten etkilenmiştir.
Hikaye, Makale, Anı: Rumuzel-Edep
Tiyatro: Şir
Nesir, Anı, Mersiye: İclal

DİREKTÖR ALİ BEY (1844 – 1899)

Direktör Ali Bey, Tercüme Odası’nda görev almıştır.
Duyun-ı Umumiye idaresi’nde “Direktör” olmasından dolayı bu lakapla anılmıştır.
Tiyatro, mizah, gezi yazısı türleriyle tanınmıştır.
Tiyatro eserleri, karakter komedisi türündedir.
Tiyatrolarında yalın, anlaşılır bir halk dili kullanmıştır
Diyojen, Çıngıraklı Tatar, Hayal dergilerinde mizahi yazılar yazmıştır.
1897’de hazırladığı “Lehçetül Hakayık” Türk edebiyatının ilk mizah sözlüğüdür.
Eserleri:
Tiyatro: Kokana Yatıyor, Tosun Ağa, Ayyar Hamza, Misafiri, İstiskal, Geveze Berber, Letafet…

TANZİMAT EDEBİYATINDA ROMAN VE HİKÂYE

Bütün eserler teknik açıdan zayıftırlar.
Duygusal ve acıklı konular işlenmiştir.
Yazarlar olaylara müdahalede bulunmuştur.
Eserlerde karakter oluşturulamamıştır. Genellikle ya iyi ya da kötü özellik taşıyan tipler kullanılmıştır.
İyiler eserlerin sonunda mükâfat alırlar, kötüler de cezalarını alırlar.
Tanzimat ikinci dönemin sanatçıları birinci döneminkilere göre daha başarılı olmuştur.
Ayrıca bkz.⇒ Tanzimat Edebiyatında Hikâye ve Roman

TANZİMAT EDEBİYATINDA ELEŞTİRİ

Bu dönemde genellikle “eski- yeni” kavgasına dayanan eleştiriler olmuştur.
Namık Kemal’in Ernest Renan’ı eleştiren Renan Müdafaanamesi bu dönemin önemli eserlerindendir.
Muallim Naci ile Recaizade Mahmut Ekrem arasındaki Demdeme – Zemzeme tartışması da bu dönemin önemli örneklerindendir.

TANZİMAT EDEBİYATINDA TİYATRO

Tiyatro ilk defa bu dönemde görülmeye başlanmıştır.
İlk tiyatro örneği Şinasi’nin Şair Evlenmesi’dir.
İlk dönemin sanatçıları tiyatroyu bir eğitim aracı olarak görmüşlerdir.
İkinci dönemin sanatçıları da tiyatroyu eğlence olarak görmüşler; ancak onların tiyatroları oynanmak için değil okunmak için yazılmışlardır.
Ayrıca bkz. ⇓

TANZİMAT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI (1860 – 1896)

Tanzimat Dönemi Edebiyatının Oluşumu
Yenileşme Dönemi – Tanzimat Edebiyatı Hazırlık
Tanzimat Dönemi Edebiyatı
Tanzimat I. ve II. Dönem Edebiyatının Genel Özellikleri
Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı Genel Özellikleri
Tanzimat Yazarları, Şairleri ve Eserleri
Tanzimat Edebiyatı Sanatçılarının Özellikleri
Tanzimat Dönemi Öğretici Metinler ve Özellikleri
Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatında Şiir ve Özellikleri
Tanzimat Dönemi Edebiyatında Çeviri
Tanzimat Dönemi Edebiyatında Hikâye ve Roman
Tanzimat Dönemi Romanları
Tanzimat Dönemi Türk Tiyatrosu
Tanzimat Dönemi Tiyatrosu ve Temsilcileri
Tanzimat Döneminde Mektup
Tanzimat Dönemi Gazete ve Gazetecilik
Tanzimat Dönemi Edebi Metinler
Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı İlkleri
Tanzimat Edebiyatı İle Servet-i Fünun Edebiyatının Karşılaştırılması
Batılılaşma Hareketleri: Tanzimat’ın Getirdiği Yenilikler
Türk Edebiyatında Akımlar



AS(1826-1871)
ŞİNAİ (1826-1

Yorum Gönder

0 Yorumlar