Eş Sesli Kelimeler Nelerdir ?
Eş anlamlı ve zıt anlamlı kelimeler gibi anlaşılması ve örneklenmesi gayet kolay olan bu konuyu, aşağıda sunacağımız listemiz ve örnek cümlelerimizle kolayca kavrayacağınızı düşünüyoruz. Eş sesli sözcükler “yazılışları aynı; fakat anlamları birbirinden farklı kelimeler” şeklinde basit bir tanım yapmak mümkündür. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere sesteş sözcükler, birebir aynı yazılışa sahip oldukları hâlde Türkçenin gücünü gösterecek şekilde birden fazla anlama gelen kelimeleri kapsamaktadır.
Eş sesli kelimeler için en güzel örneklerimizden biri “yüz” sözcüğüdür. Bu sözcüğün TDK sözlüğünde tanımlanmış yaklaşık 20 tane karşılığı bulunmaktadır. Bu anlamları üç grup altında toplamamız mümkündür. Bunlardan birincisi “sima, çehre” anlamına gelen yüz sözcüğüdür.
İkinci anlam “el ve bacak hareketleriyle su yüzeyinde kalma veya ilerleme” olarak açıklayabileceğimiz yüzmek anlamıdır. Üçüncü anlam ise, sayı olarak “100’ün yazıdaki karşılığı“dır. Bu üç anlam da “yüz” sözcüğü ile ifade edildiği için, bu kelime sesteş bir kelimedir diyebiliriz. Bu kelimeyi üç farklı cümlede kullanalım:
– Yüzünde kocaman bir sivilce çıkmıştı.
– Vücuttaki tüm kasları çalıştıran en güzel spor yüzmedir.
– Çobanın dağın eteklerine yayılmış tam yüz tane koyunu vardı.
Yukarıdaki üç cümlede de “yüz” sözcüğü kullanılmış; fakat hepsi farklı bir anlamı karşılamıştır. İşte sorularda sıkça karşımıza çıkan böyle cümlelerde “yüz” gibi kelimelerin eş sesli olduklarını, yazılışları aynı olduğu hâlde farklı anlamları karşıladıklarını söyleyebiliriz.
Bu konuda dikkat edeceğimiz bir husus, yazılışları aynı olmadığı hâlde bazı sözcükleri eş sesli gibi düşünerek yaptığımız yanlıştır. Örneğin “hâlâ” sözcüğü ile “hala” sözcüğü sesteş değildir; çünkü iki kelimeden birinde kullanılan a harfi farklıdır.
Aşağıda eş sesli sözcüklerin listesi tablo şeklinde gösterilmiştir. Bu tablodan yararlanarak eş sesli kelime örnekleri derleyebilirsiniz.
EŞ SESLİ KELİMELER TABLOSU | |||
Sözcük | Anlamı | Eş Seslisi | Anlamı |
aç | tok olmayan | aç- | aralamak, açmak |
ak | beyaz | ak- | (sıvıların) akması |
aş | yemek | aş- | geçmek, aşmak |
at | beygir, at hayvanı | at- | fırlatmak, atmak |
bağ | bahçe, bostan | bağ | deste |
bel | vücutta sırtın altındaki kısım | bel | kürek, kazma aracı |
ben | kendim, ben | ben | yüzde çıkan siyah leke |
bin | 1.000 sayısı | bin- | bir şeye çıkmak, binmek |
boğaz | iki kara arasındaki kısım | boğaz | boynun ön bölümü |
cilt | ten, deri | cilt | kitap kaplaması |
çay | bir Türk içeceği | çay | küçük nehir, ırmak |
dal | ağacın kollarından her biri | dal- | (suya) dalmak |
dik | alt zemine 90 derece açılı olan | dik- | bir şeyi zemine dikmek |
diz | bacağın ortasındaki bölüm | diz- | bir şeyleri (sıraya) koyma, dizme |
dolu | bir yağış türü | dolu | içi boş olmayan |
düş | rüya | düş- | (yere) düşmek |
ekmek | undan yapılan bir yiyecek | ekmek | bir şeyi toprağa ekmek |
el | parmaklarımızın bulunduğu organ | el | yabancı |
er | erken, geç olmayan | er | en rütbesiz asker |
geç | erken olmayan | geç- | bir yerden başka bir yere ilerlemek |
gül | bir çiçek türü | gül- | gülmek, gülümsemek |
hayır | olumsuzluk bildiren söz | hayır | iyilik |
iç | bir şeyin iç kısmı | iç- | (bir sıvıyı) içmek |
it | köpek | it- | ileriye itmek |
kan | vücudumuzdaki hayati sıvı | kan- | inanmak, kanmak |
kara | siyah | kara | toprak parçası |
kaz | ördeğe benzeyen bir tür kuş | kaz- | toprağı veya yeri eşmek, kazmak |
kır | şehrin dışındaki dağ, bayır, beyaz renk | kır- | parçalamak, bozmak |
kıta | büyük kara parçası, anakara | kıta | dört dizeden oluşan şiir |
koca | kadına göre eş | koca | büyük |
kuşak | bele bağlanan kemer | kuşak | nesil |
makam | mevki, konum | makam | müzikte söyleme biçimi |
mayıs | yılın beşinci ayı | mayıs | büyükbaş hayvan pisliği |
ocak | yılın ilk ayı | ocak | yemek pişirmek için kullanılan yer |
pike | kuşların veya uçakların hareketi | pike | yatak örtüsü |
saç | başımızdaki kıl yumağı | saç- | etrafa yaymak, saçmak |
sağ | solun karşı yönü | sağ | sağlam, ölü olmayan |
sal | su üzerinde ulaşımı sağlayan bir araç | sal- | bırakmak, salmak |
tez | hızlı, çabuk, acele | tez | akademik düzeyde büyük çalışma |
ton | bir rengin veya sesin tonu | ton | 1.000 kg ağırlığın karşılığı |
ünlü | meşhur, namlı | ünlü | sesli, vokal |
var | elde bulunan, var olan | var- | ulaşmak, varmak |
yat | donanımlı büyük gemi | yat- | uyumak için yapılan işin adı |
yaz | bir mevsim | yaz- | bir şey üzerine yazıyı yazmak |
yol | ulaşımı sağlamak için yapılmış yer | yol- | (tüy vb. şeyleri) yolmak, koparmak |
yüz | sayı olarak 100 | yüz- | suda yüzmek |
Eğer tabloyu düzgün görüntüleyemiyorsanız, buradan bakabilirsiniz.
Ayrıca aşağıda eş sesli kelimelerle kurulmuş cümle örnekleri bulunmaktadır:
Adresimi hemen bir kenara yaz.
Bu yaz yurtdışına çıkmayı düşünüyorum.
Depodaki bidonlar ağzına kadar dolu.
Bu mevsimde buralarda dolu yağar.
Ben, sizinle gelmek istemiyorum.
Çenesinde küçük bir ben vardı.
Yaralı yolcu, çok kan kaybediyor.
Güler yüzüne, tatlı sözlerine kandım.
Küçücük bir kara parçası için savaş çıkacaktı.
Senin kara gözlerin aklımı başımdan aldı.
Kadının sol eli kapıya sıkışmış.
El sözüne kanıp da yuvanı yıkma.
Düğün evine hangi yoldan gideceğiz?
Sinirinden annesinin saçını yolmuş.
Çiftlikteki atların bakımıyla kim ilgileniyor?
Canı bir şeye sıkıldığında suya taş atar.
Okulunuzda kaç tane bilgisayar var?
Yaylaya gece yarısı varmışlar.
Köylü kadınlar çayın kenarında çamaşır yıkıyorlar.
Yemeğin üzerine bir bardak demli çay iyi gider.
Altınlarını sandığın içine saklamış.
Terli terli buzlu su içmiş, sonra da hastalanmış.
Küçük bir salla karşı kıyıya geçtik.
Çocuğu hemen bakkala sal, kahve ile şeker alsın.
Yukarıda bir kelimenin eş seslileri farklı cümlelerde kullanılmıştır. Aşağıdaki örnek ise, “tutmak” fiilinin bütün anlamları için kullanılan cümleleri örneklemektedir:
Fidanlardan sadece 5’i tutmuş. (canlı kalmak)
Kafadan attıklarımdan tutan olmamış. (rast gelmek)
Şu kitabı bir tutsana. (kavramak)
Pastanın iyi tutacağını biliyordum. (kıvamında olmak)
Tut ki sen öğretmensin.
(zannet)
Bizim takımı tutsaydın maçı alırdık. (taraftarı olmak)
Tuttuğun sayıları bir de topla (zihinde tasarlamak)
Bu arabayı ne tutuyorsun, sat gitsin.
(sahibi olmak)
Sınavı kazanırsan seni kim tutar? (önü açık olmak)
Bu evi tutamayız, salonu dar. (kiralamak)
Otobüs beni tutar, taksiyle gidelim. (rahatsız etmek)
Suçluyu üç gün tutup sonra bırakmışlar. (hapsetmek)
Aldıklarının hepsi ne tuttu? (toplam)
O parayı iyi tutar.
Ona güven! (saklamak)
Tutacak yeri mi kaldı?(sığınmak)
Burayı pazarcılar mı tutmuş. (işgal etmek)
Aynayı bana tutma! (yöneltmek)
Sözcükte anlam konusuyla ilgili daha ayrıntılı bilgiler edinmek istiyorsanız, “Sözcükte Anlam” sayfamızı inceleyebilirsiniz.
Ayrıca eş sesli kelimeleri bulmak için TDK’nin sözlüğünden yararlanabilirsiniz. Sözlükte eş seslisi olan kelimelerin Roma rakamlarıyla alt alta sıralandığını görebilirsiniz.
0 Yorumlar