MÖ 2.Binyıl Anadolu'sunun siyasal kaderinde etkin bir rol üstlenen Hititler'in çevrelerini kuşatan düşman kavimlere karşı amansız bir mücadele verdikleri, Hitit çivi yazılı metinlerinde bütün açıklığı ile gözler önüne serilmektedir. Hititlere düşman olan kavimlerin başında, Karadeniz Bölgesi’nde kabileler halinde yaşadıkları anlaşılan Gaşkalar (1) gelmektedir. Bugüne kadar Gaşkalar’ın kimliği, anayurdu ve tarih sahnesindeki faaliyetlerine ilişkin birçok çalışma yapılmıştır. Ancak bu çalışmaların, bilgisel açıdan en doyurucu olanı, Alman bilim adamı Von Schuler tarafından kaleme alınan Die Kaškaer isimli kitaptır (2). Söz konusu kitapta Von Schuler, çivi yazılı metinlerin ışığında Gaşkalar’ın tarihi ve kültürü hakkında önemli bilgiler aktarmaktadır.
Tarihçiler için en büyük sorun, Gaşkalar’ın yaşadığı bölgenin sınırlarının tam olarak tespit edilememesidir. Bunun en büyük nedeni, tarımdan ziyade hayvancılıkla geçinen ve daha ziyade konar-göçer bir hayat tarzını benimsemiş olan Gaşkalar’ın sürekli yer değiştirmeleri olsa gerektir. Von Schuler’e göre, birbirinden bağımsız, politik bir birliğe henüz kavuşamamış üç ayrı Gaşka grubundan söz edilebilir. Bunlardan biri Batı Gaşka grubu olup, Kızılırmak’a dökülen Gökırmak’ın kuzeyinde ikamet etmekte ve Pala-Tumanna Ülkesi’ni tehdit etmektedir. Merkezdeki grup, Kızılırmak ile Çekerek Irmağı arasındadır. Doğu Gaşka grubu ise Kelkit vadisinin kuzeyinde oturmakta olup, Azzi-Hayaşa Ülkesi’ne kadar uzanan toprakların hakimi durumundadır (3) .
Demek oluyor ki Gaşkalar, Karadeniz Bölgesi’nin belli bir kesimine değil, hemen hemen tamamına yayılmış idiler. Gerçekten, onların bazan Doğu, bazen Orta, bazen da Batı Karadeniz Bölgesi’nde görünmeleri, bunun en açık delilidir (4). Fakat daha da önemlisi, Niksar, Başçiftlik ve Reşadiye topraklarının Doğu Gaşka grubunun egemenlik sahası içerisinde yer almasıdır. Gerçekten, adı geçen yerlerde, bugüne kadar, Hitit egemenliğine ilişkin hiçbir ize rastlanmamış olması, bu kanaatimizi kuvvetlendirmektedir. Buna karşılık, Tokat iline bağlı Turhal, Pazar ve Artova topraklarının Gaşkalar’la Hititler arasında zaman zaman el değiştirdiği anlaşılmaktadır. Stratejik açıdan son derece önemli bir pozisyonda yer alan Zile toprakları ise, zaman zaman Gaşka saldırılarına maruz kalsa da Hititler’in önemli merkezlerinden bir olarak görünmektedir.
Prof. Dr. Tahsin Özgüç tarafından 1973-1977 yılları arasında Zile Maşat Höyük’te gerçekleştirilen kazılar ve kazı sonuçları, iki monografi halinde yayımlanmıştır (5). Bu şehrin, Gaşkalar’ın yaşadığı Karadeniz Bölgesi ile Orta Anadolu arasında güçlü ve güvenilir bir Hitit merkezi olduğu anlaşılmaktadır.
Ord. Prof. Dr. Sedat Alp “Belleten XLI / 164, s. 637-646” ‘da yayınlanan makalesinde, Maşat Höyük’ün Hititçe adının Tapigga / Tapikka olduğunu, kesin olarak tespit etmiştir. Bu şehirde Hitit mimarisinin bütün inceliklerini görmek mümkündür. Sedat Alp ayrıca bugünkü Zile’yi Hitit kenti Anziliya ile idantifiye etmiştir. Adı geçen bilim adamı, Çekerek Irmağının da Hitit metinlerinde zikredilen Zuliya ile ayniyetini ispat etmiştir ki, bu tespit, tarihi coğrafya araştırmalarına olumlu katkılar sağlamıştır (6).
Maşat Ovası, Zile Ovası, Kazova, Artova ve Suluova, yani bugünkü Tokat-Amasya illerinin bereketli toprakları, Hititler çağında da hem bereketli birer tahıl alanı, hem de stratejik açıdan önemli merkezler olduğu için devamlı surette Gaşka saldırılarına maruz kalmışlardır (7).
1975 yılı kazılarının en önemli kazancı, Maşat Höyük’te keşfedilmiş olan 130’u aşkın çivi yazılı Hitit tabletidir. Söz konusu tabletlerden anlaşıldığı kadarıyla, Maşat Höyük’te Hitit Büyük Kralı’nın temsilcisi olan bir Hitit beyi oturmakta idi. Maşat Höyük’te son medeniyet katını, MÖ. 1. Binyılın ilk yarısına tarihlenen Demir Devri temsil etmektedir. İkinci kültür katının temsilcileri ise Hititler’dir. Bugüne kadar yürütülen kazılarda, bu kültür çağına ait üç Hitit yapı katı gün ışığına çıkarılmıştır. Üçüncü veya en eski Hitit katının tahribi, MÖ. 15. yüzyılın sonlarına tarihlenmektedir. Eski adı Tapikka olan Maşat Höyük’te keşfedilen tabletlerden anlaşıldığına göre, Maşat’taki Hitit sarayı MÖ. 1400’lere tarihlenmektedir (8). Söz konusu sarayda keşfedilen tabletlerde Hitit-Gaşka mücadelesine ilişkin önemli bilgiler de yer almaktadır (9).
Şimdi, hem Boğazköy arşivi vesikaları hem de Maşat Höyük’te (Tapikka) keşfedilen tabletlerin ışığında Hitit-Gaşka mücadelesinin tarihini ve bu mücadelede Tokat Bölgesi’nin rolünü gözler önüne sermeye çalışalım.
I. Hitit-Gaşka Mücadelesine Genel Bir Bakış
Gaşkalar hakkında en ayrıntılı ve en doyurucu bilgileri Hitit metinlerinden öğreniyoruz. Özellikle Yeni Hitit Devleti’nin her kralı onlara karşı savaşmak zorunda kaldığı için, bu döneme ait Hitit yıllıklarının önemli bir kısmı, Hitit-Gaşka mücadelesine ilişkin bilgiler aktarmaktadır. Gerçekten, II. Tuthalya’nın yıllıkları I. Şuppiluliuma’nın Kahramanlıkları Metni (10), II. Murşili’nin yıllıkları (11) ve III. Hattuşili’nin otobiyografisi (12), Gaşkalar’a ilişkin bilgilerin yer aldığı önemli vesikalardır (13). Ayrıca, Hitit kralları ile Anadolu’nun öteki kralları arasında yapılan devlet antlaşmaları (14) da Gaşkalar hakkında dolaylı olarak bilgi aktarmaktadırlar. Bu antlaşmalardan, Gaşkalar’ın maddi kültürleri, sosyal ve siyasal yapıları hakkında birtakım sonuçlara varmak mümkün olabilmektedir. Böylelikle, Hitit yıllıklarının tek taraflı olarak verdikleri bilgiler de önemli ölçüde tamamlanmaktadır. Ayrıca bu belgelerden, Gaşkalar’ın özellikleri de tespit edilebilmektedir (15).
Devlet antlaşmaları ve Hitit krallarının yıllıkları gibi siyasi metinlerden başka, dini metinlerden de Gaşkalar hakkında bilgi çıkarmak mümkündür. Nitekim I. Arnuvanda’nın şikayet duasında (16), ilk defa olarak, ayrıntılı bir şekilde Gaşkalar’dan bahsedilmiştir. Gaşkalar’ın ilk büyük yenilgisi hakkındaki en net bilgiler ise, II. Tuthalya’nın tapınma metinlerinden elde edilmektedir (17). Gerçekten, II. Tuthalya’dan itibaren Yeni Devlet krallarının hemen hepsi, ister onları tanrılara şikayet etmek amacı ile olsun, isterse onlardan geri alınan tapınma yerlerinin kazanılmasıyla elde edilen dini başarıları vurgulamak için olsun, dualarında sık sık Gaşkalar’ı zikretmişlerdir. Böylelikle, söz konusu dini metinlerden de dolaylı olarak Gaşkalar’ın tarihi hakkında bilgi edinme imkȃnı doğmaktadır.
Hitit krallarının, eyaletlerindeki Hitit makam sahiplerine gönderdikleri direktif ve emirnamelerden (18), Gaşkalar’ın, Hitit sınırlarını devamlı olarak ihlal ettikleri ve ani baskınlarla Hitit Ülkesi’ne girdikleri anlaşılmaktadır. Gaşka korkusu, alt rütbedeki memurların, sınır karakollarına gönderdikleri yardım rica eden mektuplardan da rahatlıkla izlenebilmektedir (19).
Yeni Hitit Devleti zamanına ait vesikalardan anlaşıldığına göre, Gaşkalar’ın tarih sahnesine ilk çıkışları, Eski Devlet krallarından I. Hantili zamanına (MÖ. Ca. 1550-1525) rastlamaktadır. Gaşkalar bu ilk dönemde, Hitit toprakları içerisinde yer alan ve Fırtına Tanrısı Teşup’un kült (tapınım) merkezi olan Nerik (Tosya) şehrini ellerine geçirmişlerdir. Nerik’in kaybedilmesi, sonraki nesiller için büyük bir üzüntü kaynağı olmuştu. I. Arnuvanda, Gaşkalar’ın eline geçen Hitit kentlerinin başında Nerik’i zikreder (20).
III. Hattuşili de, otobiyografisinde, Nerik’in Hantili zamanında elden çıktığını ifade etmektedir (21). III. Hattuşili’nin oğlu ve halefi IV. Tuthalya ise, Nerik’in tahribinin Hantili zamanında vukubulduğunu, şehrin o dönemden itibaren tenha kaldığını belirtmektedir (22). Yine III. Hattuşili, Hantili’nin Gaşka saldırılarını önlemek için ileri karakollar kurarak, bu mütecavizlerin hareketlerini kontrol altına almaya çalıştığından bahsetmektedir. Öyle zannediyoruz ki, Maşat Höyük’te (Tapikka) oturan Hitit beylerinin gerçek görevi de Gaşkalı mütecavizlerin asıl Hitit topraklarına girmesine engel olmaktı.
Hantili’nin idaresi hakkındaki en ayrıntılı bilgiyi ise Telepinuş Fermanı (23) vermektedir. Bu vesikadan anlaşıldığı kadarıyla, Hantili, daha ziyade Fırat cephesinde Hurriler’e (24) karşı savaşmış ve mağlup olmuştu. Bu yenilginin doğal bir sonucu olarak da Kuzey Suriye toprakları Hitit hakimiyetinden çıkmıştı. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, başkent Hattuşaş da kuzeyden gelmesi muhtemel görünen bir dış saldırıya maruz kalmış ve kentin etrafına sağlam surlar inşa etmek mecburiyeti hasıl olmuştu (25). İşte biz, bu saldırının Gaşkalar tarafından yapılmış olabileceği kanaatindeyiz.
Eski Hitit Devleti zamanına (MÖ. ya. 1750-1450) ait belgelerin direkt olarak Gaşkalar hakkında bilgi vermemesi, Gaşkalar’la Hititler’in geçmiş dönemlerde düşman komşular olmadıkları, ancak Hitit Devleti’nin zaaf belirtileri göstermesi üzerine, zaten toprak yetmezliği sorunu yaşayan Gaşkalar’ın, oturdukları Karadeniz Bölgesi’nin güneyindeki Hitit topraklarını işgal ettikleri ve Hantili’den sonraki süreçte de bu iki komşu halkın birbirlerine düşman oldukları izlenimini uyandırmaktadır. Nitekim Yeni Hitit Devleti zamanına (MÖ. 1450-1200) ait vesikalar da bunu doğrulamaktadır. Buna rağmen, Gaşkalar’ın Anadolu’nun yerli bir halkı mı yoksa batıdan ya da Kafkasya’dan mı geldikleri yolunda hiçbir metin sır vermemektedir.
Telepinuş’un ölümünden II. Tuthalya’nın tahta çıktığı döneme kadar uzanan zaman dilimi içerisinde (MÖ. 1500-1425 arası), Hitit Devleti hakkında bilgi veren kaynaklar bir müddet için kesintiye uğramaktadır. Çünkü Önasya’ya yeni bir kavimler göçü olmuş ve Hint-Avrupa kökenli bir kavim olan Mitanniler, Habur nehri ve kollarının sulamış olduğu “Münbit-Hilȃl” Bölgesi’ne gelip yerleşmişlerdir (26).
II. Tuthalya’nın Hitit tahtına çıkmasıyla birlikte (MÖ. ya. 1425’ler), Hitit tarihi ve dolayısıyla komşu kavimlerin faaliyetleri hakkında yeniden bilgi sahibi olmaya başlıyoruz. I. Şuppiluliuma zamanında (MÖ. 1380-1335) ise, yazılı belgelerin sayısı daha da artıyor. Mitanni göçlerinin vuku bulduğu Eski Önasya’nın Karanlık Çağı’nda (MÖ. ya. 1550-1450) Gaşkalar’ın ne gibi faaliyetlerde bulunduğunu tam olarak bilmemekle beraber, bu kaos ortamından onların da yeterince faydalanmış olduğuna şüphe yoktur. Öyle sanıyoruz ki onlar, Eski Devlet’in yıkılmasında Orta Devlet’in de bir türlü güçlenememesinde önemli bir rol üstlenmiş olabilirler (27).
Hitit topraklarına yapılan ilk ciddi Gaşka saldırısı, II. Tuthalya zamanında gerçekleşmiştir. Gerçekten, adı geçen Hitit kralının, Balıkesir-Bursa-Çanakkale dolaylarındaki Aşşuva Ülkesi üzerine yaptığı seferi fırsat bilen Gaşkalar, kralın yokluğundan yararlanarak, Hitit toprakları üzerine akınlar yapmaya başlamışlardı (28). Gaşka saldırıları, II. Tuthalya’nın oğlu I. Arnuvanda zamanında (MÖ. Ca. 1400-1385) da bütün hızıyla devam etmiş görünüyor. Çünkü bu kral, iktidarı boyunca Gaşkalar’a karşı mücadele etmek zorunda kalmış ve bu yüzden de babası II. Tuthalya zamanında Kuzey Suriye üzerinde sağlanan Hitit egemenliği yeniden kaybedilmişti. Kral Arnuvanda ile Kraliçe Aşmunikal çiftine ait olan bir dua metninde, Gaşkalar yüzünden, imparatorluğun kuzey sınırında yaşanan kötü duruma işaret edilmektedir (29). Bu belgeden, Hititler’in güneye çekilmek zorunda kaldıkları anlaşıldığı gibi, Gaşkalar lehine kaybedilen bölgelerin isimleri de bir liste halinde verilmektedir (30). Ancak anlaşıldığı kadarıyla, Hitit kralını en çok üzen şey, Hantili döneminde kaybedilen Nerik şehrinin halȃ Gaşkalar’ın elinde olması ve devamlı surette tahribe maruz kalmasıydı. Gerçekten, Gaşkalar’ın girdiği bölgeler acımasızca yağmalanmış, bu arada mabetlere de girilmişti. Bu yüzden din adamları, tapınakları terk etmeye ve yağmalamaya izin vermeye mecbur kalmışlardır (31).
I. Arnuvanda’dan sonra Hitit-Gaşka münasebetleri hakkındaki bilgiler yeniden kesintiye uğramaktadır. Öyle sanıyoruz ki, Arnuvanda’nın oğlu ve halefi Tuhkanti-Tuthalya (III. Tuthalya) ile amcası I.Şuppiluliuma arasında cereyan eden taht mücadelesi yüzünden (32), Hititler belki de Gaşka hücumlarına karşılık bile verememişlerdi. Maşat Höyük’ün III. yapı katındaki Hitit sarayı da III. Tuthalya (Tuhkanti-Tuthalya) ile Şuppiluliuma arasında cereyan eden bu iç savaş sırasında Gaşkalar tarafından yakılıp yıkılmış, hızlarını alamayan Gaşkalar başkent Hattuşaş’ı da yağmalamışlardı. Ancak Şuppiluliuma’nın iktidarı ele geçirmesinden sonra, gerek başkent Hattuşaş, gerekse Maşat Höyük’teki Hitit sarayı yeniden inşa edilmişti. (33)
MÖ. 1380-1335 yılları arasında hüküm süren ve yaklaşık 45 yıl iktidarda kalan I. Şuppiluliuma, Anadolu’da en çok Gaşkalar’la uğraşmak zorunda kalmıştır. Gaşka saldırıları yüzünden topraklarını terk eden Hitit halkı, bu kral zamanında yeniden eski topraklarına yerleştirilmiş ve buralara sınır karakolları ve kaleler inşa edilmiştir. Ancak bu bile Gaşkalar’ı durdurmaya yetmemiştir. Şuppiluliuma’nın son zamanlarında Hitit Ülkesi’nde baş gösteren veba salgınını fırsat bilen Gaşkalar tekrardan taarruza geçmişler ve birçok Hitit kentini ele geçirmişlerdi. Nitekim Şuppiluliuma’nın vebadan ölmesi, Gaşkalar’ın cesaretini daha da artırmış ve onlar Tumanna (Kastamonu) ve Pala eyaletlerinin yanısıra, Turhal, Amasya ve Merzifon’a kadar uzanan topraklarında yeni sahibi olmuşlardı. (34)
Şuppiluliuma’dan sonra iktidara gelen en büyük oğul II. Arnuvanda da vebadan ölünce, bu defa en küçük oğul II. Murşili Hitit tahtına geçmişti. Genç yaşına rağmen II. Murşili, başta Gaşkalar olmak üzere, ayaklanan bütün kavimleri itaat altına almıştı. II. Murşili’den sonra yerine geçen oğlu Muvattali zamanında (MÖ.1308-1288), Gaşkalar’ın yeniden kıpırdanmaya başladıklarını görüyoruz. Gerçekten Hitit kralı, Mısır firavunu II. Ramses ile yapacağı büyük mücadelenin hazırlıklarını tamamlarken, Gaşkalar yeniden taarruza geçmişlerdi. Ancak Muvattali, kardeşi III. Hattuşili’yi bugünkü Amasya ile eşitlenen Hakmiş’e (35) kral olarak tayin etmiş ve ondan Gaşkalar’ı itaat altına almasını istemişti. O da bu görevi başarıyla tamamlamıştı. (36) Ancak Gaşka korkusu Muvattali’yi öylesine tedirgin etmişti ki, Hitit Büyük Kralı, Kadeş Harbi esnasında, geçici olarak başkentini Hattuşaş’tan daha güneydeki Tarhuntaşşa’ya taşımıştı.(37)
Muvattali’den sonra Hitit tahtına sırasıyla Urhi-Teşup, III. Hattuşili, IV. Tuthalya, III. Arnuvanda ve II. Şuppilulium çıkmışlardır. Son kral II. Şuppiluliuma zamanında (MÖ. 1200’ler) vuku bulan Ege Göçleri (38) neticesinde Hitit İmparatorluğu yıkılmıştır. Ancak bilim adamları bu yıkımda Gaşkalar’ın da muhakkak surette rol oynamış olabileceği kanaatindedirler. Onlara hak vermemek mümkün değildir. Çünkü yüzyıllar boyunca toprak yetmezliği sorunu yaşayan Gaşkalar’ın, Egeli kavimlerin Hitit ülkesine saldırılarını fırsat bilerek, güneye inmek suretiyle Hitit topraklarını işgal etmiş olmaları ihtimali son derece kuvvetlidir. (39) Böylelikle en az iki cephede savaşmak zorunda kalan Hititler’in tarih sahnesinden çekilmeleri kaçınılmaz olmuştu. Maşat Höyük’teki (Tapikka) son Hitit katının (I.Kat) da, MÖ. 13. yüzyılın sonlarında şiddetli bir taarruza uğradığı ve yakılıp yıkıldığı anlaşılmaktadır. Aynı dönemde başkent Hattuşaş’ın da büyük bir tahribata uğradığı görülmektedir. Biz, bu tahribatların Gaşkalar tarafından gerçekleştirilmiş olacağı kanaatindeyiz. Çünkü bu kentler, doğrudan doğruya Egeli kavimlerin takip ettiği rota üzerinde bulunmadıklarından, adı geçen şehirlerdeki yıkımın sorumluluğunu Gaşkalar’a yüklemek daha mantıklı görünmektedir.
II. Hitit İmparatorluğu’nun Yıkılmasından Sonra Gaşkalar ve Tokat Bölgesi
MÖ. 2.Binyıl Hitit çivi yazılı metinlerinden tanıdığımız Gaşkalar ile MÖ. 12. yüzyıl sonlarından itibaren Asur çivi yazılı metinlerinde zikredilen ve hatta bazı bilim adamları tarafından Frigler’le (40) akraba olabilecekleri düşünülen Muşkiler (41), acaba aynı kavim miydi? Hatta konuyu biraz daha ileri seviyede düşünecek olursak, Muşkiler’le Sakalar (İskitler) arasında herhangi bir bağlantı var mıydı? İsimler arasındaki benzerliği dikkate alacak olursak, MÖ.2.Binyılda Karadeniz Bölgesi’nde kabileler halinde yaşayan ve Hititler’in en tehlikeli düşmanları arasında sayılan Gaşkalar’la Asur metinlerinde zikredilen ve Doğu Anadolu’da yaşadıkları anlaşılan Muşkiler aynı kavim olmuş olabilirler. Gerek Gaşka, gerekse Muşki isimlerinin ortak paydası, şk/sk harfleridir. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Sümeroloji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Salih Çeçen de bu konuda bizimle aynı kanaati paylaştığını çeşitli platformlarda dile getirmiştir.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için şöyle bir açıklamada bulunabiliriz: Gaşkalar’ın bir kısmı, Hitit Devleti’nin yıkılmasını takip eden yıllarda (MÖ. 1200’lerden sonra) Orta Anadolu’ya inmişler, Tapikka (Zile Maşat Höyük) kenti de dahil olmak üzere, bazı Hitit şehirlerini işgal etmişlerdir. Gaşkalar’ın diğer bir grubu ise doğuya doğru hareket ederek kendilerine yeni yurtlar bulmuşlardır. İşte başta I. Tiglat-Pileser (MÖ.1114-1074) olmak üzere, bazı Asur krallarının annallerinde zikredilen ve Doğu Anadolu’da yaşadıkları vurgulanan Muşkiler, Karadeniz Bölgesi’nden göç ederek Doğu Anadolu topraklarını istila eden Gaşka grubudur. Muşkiler’in savaşçı bir kavim oldukları gerçeği ile Gaşkalar’ın Hititler karşısındaki saldırganlıkları dikkate alınacak olursa ve hele hele yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, “Gaşka” ismi ile “Muşki” ismi arasındaki benzerlik göz önünde bulundurulursa, Gaşka=Muşki eşitliği ihtimalinin yabana atılır bir görüş olmadığı ortaya çıkacaktır.
Bize öyle geliyor ki, Muşkiler’in bir kısmı, Doğu Anadolu Bölgesi’nde MÖ. 9. yüzyıl ortalarında kurulan ve Asur krallarına karşı inatla direnen Urartu Krallığı (42) içerisinde de faal bir rol üstlenmiş olabilirler. Ya da tam tersine Urartular’ın bölgede hakim güç haline gelmesinden rahatsızlık duyan Muşkiler, kuzeydoğu istikametinde yeniden harekete geçerek Kafkasya içlerine doğru sokulmuş ve hatta Güney Rusya içlerine nüfuz etmiş olabilirler. Tarihçi Herodotos (43), MÖ. 7. yüzyıl başlarında Kimmerleri (44) takip ederek Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya giren İskitler’in (Sakalar) tam 28 yıl Doğu Anadolu’ya hükmettiklerini ifade etmektedir. Herodotos’un aktarmış olduğu bilgi, gerçekten çok önemlidir. Bize göre, Kimmerler’i yenilgiye uğratarak yurtlarından eden, üstelik bu kavmi takip ederek Anadolu içlerine girmekten çekinmeyen ve hatta Asur krallarının gözünü korkutan İskitler (Sakalar), vaktiyle Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan, fakat sonradan bu bölgeyi terk eden Muşkiler (45) olabilir. Bütün bu ihtimalleri birleştirecek olursak, ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır: GAŞKALAR= MUŞKİLER= SAKALAR (İSKİTLER)
Demek oluyor ki, MÖ. 2. Binyıl Hitit metinlerinden tanıdığımız Karadeniz Bölgesi’nin savaşçı kavmi Gaşkalar, MÖ. 1. Binyıl Asur metinlerinde Muşkiler olarak karşımıza çıkmakta ve bunların Doğu Anadolu’da oturdukları özellikle vurgulanmaktadır. Bir başka anlatımla Gaşkalar ile Muşkiler, belki de aynı kavim idiler. Biz, MÖ. 7. yüzyılda Sakalar (İskitler) olarak karşımıza çıkan kavmin de bunların devamı olduğu kanaatindeyiz.
Sonuç
MÖ. 2. Binyılda cereyan eden Hitit- Gaşka mücadelesini, belgelerin ışığında, ana çizgileriyle ortaya koymaya çalıştık. Bu mücadelede Tokat Bölgesi’nin stratejik açıdan son derece önemli bir noktada yer aldığı apaçık ortadadır. Çünkü bugünkü Kelkit Irmağı ile idantifiye edilen Kummešmaha Irmağı, Hatti Ülkesi (Hitit Ülkesi) ile Gaşka Ülkesi arasında doğal bir sınır oluşturuyordu (46). Dolayısıyla bugünkü Niksar, Başçiftlik, Reşadiye toprakları Gaşka Ülkesi içerisinde yer alırken, Turhal (Gaziura), Artova ve Merzifon toprakları Hititler ile Gaşkalar arasında sürekli el değiştiriyordu. Hitit metinlerinde Tapikka adıyla anılan Zile-Maşat Höyük ise Hitit Büyük Kralı’na bağlı bir Hitit beyinin ikametgâhı olsa da, Gaşka-Hitit çarpışmaları sırasında, bu kent de çoğu zaman tahribata uğramaktan kurtulamamıştır. Tapikka, gerçekten çok önemli bir mevkiide yer alıyordu ve bu kent aynı zamanda, iki taraf arasında, psikolojik bir sınır oluşturuyordu. Çünkü bu kent düştüğü zaman, asıl Hitit topraklarına girmek ve hatta başkent Hattuşaş’a uzanmak işten bile değildi. Bu yüzdendir ki, zaten toprak yetmezliği sorunu yaşayan Gaşkalar, özellikle Hitit Büyük Kralı’nın başka bir ülke üzerine sefere çıktığı, ülke içerisinde iç kavgaların yaşandığı, ya da veba, kolera gibi salgın hastalıkların Hitit halkını zayıf düşürdüğü zamanlarda Hitit topraklarına saldırmaktan çekinmemişlerdir.
Bu cümleden olmak üzere, Tokat Bölgesi’ndeki kentler, iki taraf arasında sürekli el değiştirdiği için, bu bölge aynı zamanda Hitit ve Gaşka kültürlerinin temasa geldiği bir mekân olarak da ön plana çıkmaktadır. Bilim adamları Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasında sadece Egeli kavimlerin değil, Gaşka saldırılarının da payı olduğu kanaatindedirler ki, bu ihtimali yabana atmamak gerekir. Başta Tapikka (Zile-Maşat Höyük) kenti olmak üzere, Tokat Bölgesi’ndeki tahribatın Gaşkalar tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği kanaati her geçen gün daha da kuvvet kazanmaktadır (47).
Bütün bunlar bir yana, Gaşkalar eğer daha sonraki dönemde Doğu Anadolu Bölgesi’nde ortaya çıkan Muşkiler ile aynı kavim iseler, ve Muşkiler ile Sakalar (İskitler) arasında da bir bağlantı olduğu kabul görürse, o takdirde “Gaşka”, “Muşki” ve “Saka” isimlerinin aslında aynı kavmin farklı dönemlerdeki ve farklı kaynaklardaki adlandırılma biçimi olduğu ortaya çıkar ki, bu da, Gaşkalar’ın Prototürk kavimlerinden biri olma ihtimalini akla getirir.
Prof.Dr.Ekrem Memiş
Tokat Sempozyumu 1-3 Kasım 2012, Cilt I
dipnotlar:
(1) Bazen Gaşkalar bazan da Kaşkalar olarak adlandırılan bu kavmin ismi, çivi yazılı Hitit metinlerinde “Ga-aš-ga” biçiminde geçtiği için biz de yazdığımız kitap ve makalelerde “Gaşka” formunu tercih ettik. Gaşkalar hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için ayrıca bkz: E. Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, Ekin Kitapevi Yayını, 11. Baskı, Bursa 2011, s.50- 62; E. Memiş, “MÖ. 2. Binyılda Hitit-Gaşka Münasebetleri”, II. Uluslararası Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri, Samsun 1990, s.103-110.
(2) Bkz: Einar Von Schuler, Die Kaškaer, Ein Beitrag Zur Ethnograpie des Alten Kleinasien, Berlin 1965, s.1-197.
(3) Einar Von Schuler, a.g.e., s.13-14.
(4) E. Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, 11. Baskı, Bursa 2011, s.62; J. Yakar ve Ali Dinçol, birlikte yaptıkları çalışmada, Gaşka Ülkesi’ni Amasya-Merzifon hattının kuzeyine Sinop-Samsun-Ordu illerine koymuşlardır. Bu hususta bkz: A. Dinçol-J. Yakar, Belleten 152, Ankara 1974, s.564.
(5) T. Özgüç, Maşat Höyük Kazıları ve Çevresindeki Araştırmalar, TTK Yayını, Ankara 1978; T. Özgüç, Maşat Höyük II, Boğazköy’ün Kuzeydoğusunda bir Hitit Merkezi, TTK Yayını, Ankara 1982.
(6) T. Özgüç, Maşat Höyük Kazıları ve Çevresindeki Araştırmalar, Ankara 1978, s.X.
(7) T. Özgüç, a.g.e., s.IX-X.
(8) S. Alp, Hethitische Briefe aus Maşat Höyük, Ankara 1991, s.109-112.
(9) T. Özgüç, a.g.e., s.12.
(10) “Şuppiluliuma’nın Kahramanlıkları Metni” için bkz. H.G.Güterbock, “The deeds of Suppiluliuma as told by his son, Mursili II”, JCS X / 2, 1956, s.41-130.
(11) II. Murşili’nin yıllıkları için bkz.: A. Goetze, Die Annalen des Mursilis, MVAeG 38, Leipzig 1933.
(12) III. Hattuşili’nin otobiyografisi için bkz: A. Goetze, Hattusilis, Der Bericht über seine Thronbesteigung nebst den paraleltexten, MVAeG 29 / 3, Leipzig 1925.
(13) E. Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, 11. Baskı, Bursa 2011, s.51.
(14) Hitit Devlet Anlaşmaları Hakkında toplu bilgi edinmek için bkz: Gary Backman, Hittite Diplomatic Texts, 2nd. edition, Scholar Press, Atlanta 1999; G. Karauğuz, Boğazköy ve Ugarit Çivi Yazılı Belgelerine Göre Hitit Devletinin Anlaşma Metinleri, Çizgi Kitabevi Yayını, Konya 2002.
(15) “Anlaşıldığı kadarıyla Gaşkalar, Karadeniz Bölgesi’nin her tarafına yayılmış bir vaziyette ve kabileler halinde yaşıyorlardı. Son derece savaşçı bir ruha sahiptiler. Hiçbir şeyden korkmuyorlardı. Halkın çoğu çobanlık yapıyordu” (E. Memiş, a.g.e., s.51, n.23)
(16) Einar Von Schuler, Die Kaškaer, s.11
(17) Einar Von Schuler, a.g.e., s.11.
(18) Bu emirnamelerden bir kısmı da Tapikka’da (Maşat Höyük) oturan Hitit beylerine gönderilmiştir. Bu hususta bkz: T. Özgüç, a.g.e., s.12.
(19) ABoT 60 ve muhtemelen KBo VIII, 18 ve XXIII, 91; son iki mektup, kesin olarak Gaşkalar’ın ismini vermiyor, fakat Gaşka hudutlarına ve komşularının mekanlarına atıfta bulunuyor.
(20) E. Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, s.53.
(21) Hatt. III, s.46 BASOR 122, 22; nu URU Ne-ri ik-ka-a ku-it-ti-TU U4-UM Ha-an-ti-li ar-ha har-ga-an-za e-e-ta
(22) Einar Von Schuler, Die Kaškaer, s.23.
(23) BoTU 23, paragraf 10-18; Telepinuş Fermanı’nın Türkçe Tercümesi için bkz: E. Memiş, a.g.e., s.290-294.
(24) Hurriler hakkında geniş bilgi edinmek için bkz: Adil Alpman, “Hurriler”, A.Ü.D.T.C.F. Tarih Araştırmaları Dergisi, Sayı 25, Ankara 1981-1982, s.283-313; E. Memiş, a.g.e., s.38-42.
(25) E. Memiş, “Hitit Siyasi Tarihinde Taht Mücadeleleri” S.Ü. Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 1, Konya 1987, s.114; Kurt Bittel, Hattusha: The Capital of the Hittites, New York 1970, s.48
(26) E. Memiş, “Anadolu’nun Eski Şark ve Eski Garp Dünyaları Arasındaki Yeri”, S.A.M. Selçuk Dergisi, Sayı 1, Konya 1986, s.62.
(27) E.A. Speiser, JAOS 74, s.19’da Hurri ve Gaşka memleketlerinin hakimiyet alanlarının, illiyet prensibi içerisinde genişleyebileceğini kabul ediyor. Von Schuler de, sahici haberler bulunmadığından dolayı, bu görüşe katılmaktan başka çare olmadığını beyan ediyor.
(28) F. Kınal, Eski Anadolu Tarihi, TTK Yayını, 2. Baskı, Ankara 1987, s.121; F. Kınal, “Eski Anadolu Tarihinde Bazı Değişmeler”, Anma Kitabı, A.Ü.D.T.C.F. Yayını, Ankara 1974, s.419
(29) Einar Von Schuler, Die Kaškaer, s.30; Birgit Brandau-Hartmut Schickert, Hititler: Bilinmeyen Bir Dünya İmparatorluğu. Çeviren: Nazife Mertoğlu, Arkadaş Yayınevi, Ankara 2003, s.136-137.
(30) Gaşkalar’ın işgal ettiği şehirler; Nerik, Huršama, Kaštama, Šeriša, Himuwa, Taggašta, Kamaya, Zalpuwa, Kapiruha, Hurna, Dankušna, Tapašawa, Tarukka, İlaluha, Zihhana, Šipidduwa, Wašhaya ve Patalliya şeklinde sıralanmaktadır. Fakat bu şehirlerden sadece Šeriša ile Zalpuwa’nın yerleri tam olarak bilinmektedir. Gaşkalar’la ilgili diğer yer adları için bkz: Von Schuler, a.g.e, s.94-100.
(31) Von Schuler, a.g.e, s.30
(32) E. Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, s.141.
(33) T. Özgüç, a.g.e., s.12-14.
(34) E. Memiş, a.g.e., s.60.
(35) Hakmiş = Amasya eşitliği için bkz: A. Goetze, RHA 1, 1930-1932, s.26; Hayri Ertem, Boğazköy Metinlerinde Geçen Coğrafya Adları Dizini, A.Ü.D.T.C.F. Yayını, Ankara 1973, s.35-36.
(36) E. Memiş, a.g.e., s.61.
(37) E. Memiş, a.g.e., s.123.
(38) Ege Göçleri hakkında bilgi edinmek için bkz: R.A.S. Macalister, The Philistines, Oxford University Press, London 1914, s.20-28; A.M. Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, TTK Yayını, Ankara 1971, s.87-92; R.D. Barnett, “The Sea Peoples”, CAH II / 2, chp. XXIII, Cambridge 1975, s. 359-371; F.Kınal, Eski Anadolu Tarihi, 2. Baskı, Ankara 1987, s.125-126; E. Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, 11. Baskı, Bursa 2011, s.157-165; Birgit Brandau-Hartmut Schickert, Hititler: Bilinmeyen Bir Dünya İmparatorluğu. Çeviren: Nazife Mertoğlu, Arkadaş Yayınevi, Ankara 2003, s. 314-323; Joseph Morris, The Origins of the Sea Peoples, Florida States Classics, Florida 2006, s.1-54.
(39) E. Memiş-C.Bülbül, Amurrular (Araplar’ın En Eski Ataları), Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Merkezi Yayını, Elazığ 2012, s.97, n.340.
(40) Frigler hakkında bilgi edinmek için bkz: E. Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, 11. Baskı, Bursa 2011, s.187-190; Pınar Bülbül, En Eski Çağlardan Persler Dönemine Kadar Afyonkarahisar ve Çevresi, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Afyonkarahisar 2010; Bilge Umar, İlkçağda Türkiye Halkı, İnkılap Yayınevi, İstanbul 1999, s.168-170.
(41) Muşkiler hakkında bilgi edinmek için bkz: E. Memiş, a.g.e., s.175-177; Blge Umar, a.g.e., s.170-171.
(42) Urartular hakkında bilgi edinmek için bkz: E. Memiş, Eskiçağ Türkiye Tarihi, s.190- 213; A. Erzen, Doğu Anadolu ve Urartular, TTK Yayını, Ankara 1984; M.Taner Tarhan, “Urartu Devletinin Kuruluş Evresi ve Kurucu Krallardan Lutipri = Lapturi Hakkında Yeni Görüşler”, Anadolu Araştırmaları VIII, 1980, İ.Ü.E.F. Yayını, İstanbul 1982, s.69-114.
(43) Herodotos, IV, 1
(44) Kimmerler için bkz: M. Taner Tarhan, “Eskiçağda Kimmerler Problemi”, VIII. Türk Tarih Kongresi Bildirileri, Ankara 1979, cilt 1, s.335-369.
(45) Doğu Anadolu’daki Muş şehrimizin de Muşki isminden gelmiş olabileceği ihtimalini gözden uzak tutmamak gerektiği düşüncesindeyiz.
(46) J.G. Macqueen, Hititler ve Hitit Çağında Anadolu. Çeviren: Esra Davutoğlu, Arkadaş Yayınevi, Ankara 2001, s.58.
(47) Çünkü bu görüşü benimseyen bilim adamlarının sayısı giderek artmaktadır.
Seton Llyod
Türkiye'nin Tarihi
adlı kitabından
(Her ne kadar kitabında Muşkiler ile Hattiler için 'Luvice konuşurlar' dese de, ne Hattiler ne de Muşkiler Luvi'dir! Hattiler hint-avrupa dilli değildir, bu sebeple de Luvice konuşmazlar. Muşkiler ise Kaşkalar ve Taballar gibi Saka boylarındandır, bu sebeple de Türkçe konuşur. Ayrıca Frig Midas dedikleri de Muşkili Mita'dır.
Ve son araştırmalarda Gordion'un Kimmerler tarafından yakılmadığını kanıtlamıştır. SB)
(S.Lloyd 1949'da Ankara'da İngiliz Arkeoloji Enstitüsü'nde müdürlük yapmıştır. 1962 de Londra Üniversitesi'nde Batı Asya Arkeoloji profesörü olmuştur.)
"Kuzeydeki denetimsiz dağlı Kaşkalara karşı yürütülen 'on sefer' dışında, Murşili kendini Arzava ile neredeyse bitmek bilmeyen bir savaşımın içinde buldu."
"Muvatalli'nin Suriye'de olmasından yararlanan Kaşkalar, Hattuşaş'taki eski başkenti yıkıp yağmalamışlardı; bu da kral ile kraliçeyi, kenti yeniden inşa etmek gibi öncelikli bir görevle karşı karşıya bıraktı."
"Hititlerin Karadeniz'e çıkışını engelleyen başedilmez Kaşka kabileleri, Kızılırmak vadisinin her iki yanında Pontos Alplerinde yaşıyorlardı."
"Hitit anayurdunun yıkımı, yalnız Deniz Kavimleri ya da Friglerle açıklanmaz. Bu işi, kuzeydeki düşmanlarının, İ.Ö.sekizinci yüzyılda Hatti'nin göbeğine sıkı sıkıya yerleştiği görülen Kaşkaların yapmış olma olasılığı daha yüksektir."
"Friglerin tarihi hakkında pek az bilgimiz var. İ.Ö.sekizinci yüzyılda benimsedikleri abeceyle yazdıkları çok sayıda yazıt bugün elimizde; ama, ne yazık ki bunlar, okunabilseler de anlaşılamamaktadır. Bu nedenle Friglerin tarihinde geçen olaylardan söz eden belgeler ile bu olayların zamanını gösteren işaretleri, yazıtların dışında iki ayrı alanda aramak gerekiyor. Yunanlı yazarlar Frigler hakkında kuşaktan kuşağa aktarılan bilgileri kaydederler; bundan ötürü Frig tarihinin geç dönemleri üzerine söyleyecekleri daha çok şey vardır. Asur ve Urartu krallarının yıllıklarında da bambaşka bir bakış açısıyla, Frig yayılımının doğu sınırındaki siyasal gelişmelerden söz edilmektedir. Yunanlılarda, Frig yayılmasının Troia savaşından önce olduğu konusunda düşünce birliği vardır; hatta daha eskiden Troialı Priamos'un 'Amazonlar' diye bilinen halka karşı, adını Phrygialı önderlerinden alan Mygdonların kralı Mygdon'la birlikte savaştığından söz eder. Kimi zaman Amazonların Hititler olduğunu söylemeye cesaret edenler olmuştur. Konuya Mezopotamyalılar açısından bakıldığında, Yunanlıların verdiği adla anılmasalar bile, Friglerden Asur kaynaklarında ilk kez söz edilmesi, İ.Ö.1160'la tarihlenebilir. Asurlular, Friglerden söz ettiklerinde 'MUŞKİ', kimi zaman da 'MUŞKİ ve TABAL' diyorlardı. Bunlardan ilki, sonradan Roma eyaletleri olacak Lykaonia ile Kapadokia'yı elinde tutuyor görünürken, öbürü Hitit krallarının kuzeydeki eski düşmanı KAŞKA kabilelerinin birleşiği olmuş, belki de Hititlerin yerlerinden edilmesinde onlara destek olmuştu."
İlgili:
Şimdi anladınız mı, niye Hatti yerine Hitit; Kaşka-Muşki yerine Friglerin ön plana çıkarıldığını?...
Yeni projeleri ise, Truva ile Pelasgların bir kolu olan Sea People (Deniz İnsanları) topluluğunu [ki Pelasg zaten Deniz İnsanları demek (ki Saka kelimesi var içinde; sg/sk)] (var olmayan!) Luvi topluluğuna bağlamak; şimdi de onu parlatıyorlar!...
Anadolu ezelden beri Türk yurdudur!
Anadolu ezelden beri Türk yurdudur!
SB.
0 Yorumlar