BİR KAYIKÇININ DÜŞÜ...(Öykü ) - Edebiyat Bende

BİR KAYIKÇININ DÜŞÜ...(Öykü )


Aralık Ayının ilk günlerinden biriydi. Biraz soğuk, yağmur beklenen günlerden bir gün.
  Yılın son ayının son günleri. Özlemle beklenen, heyecanla başlanan , türlü çeşitli durumlar yaşanan koca bir yılı uğurlamaya hazırlanıyorlar kasabanın insanları...

Küçük bir sahil kasabası burası. Yazın dolu, kışın sakin benzerleri gibi.  Hayattan fazla beklentisi olmayan orta halli insanlar. Günlük kazanç hayatı sürdürmeye yetiyor. Çoğunluğun geçim kaynağı balıkçılık ve kayıkçılık. Kayıkla balık tutmaya açılırlar ya da karşı sahile yolcu taşırlardı.

Genç adam sahile arabasıyla indi. "Evde daha fazla kalamazdım" diye düşündü. Boğuluyordu adeta. "Mis gibi iyot kokusu" dedi, derin bir nefes aldı. Kapalı yerde kalamama korkusu yıllar önce yaşadığı depremden kalan bir izdi. Renk renk kayıklar sahilde özenle sıralanmışlardı. Kayıkları bekleyen kayıkçı Dede'yi gördü ansızın. 

Başında saçlarını toplayamayan beresi, sırtında kırmızı montu ile herkesin dedesi. Kim bu adı takmıştı, bilinmez. Bir Karadeniz türküsünü söyleyerek bir poşeti karıştırıp duruyordu. Onu görünce tok sesiyle "Sana bugün simit ikram edemiyorum, hiç kalmamış" dedi. Ekledi: "İnsanlar gelmiyor diye simitçi bile uğramıyor artık." Oysa bayat simitler hem bana hem balıklara yetiyordu. "Ah bir de yakınlarda bir  simitçi fırınım olsaydı, ya da ikici elden bir fırın alabilseydim. Kuşlar, balıklar, ben hepimiz doyardık."

"Herkesin düşleri kendince büyük, kendince güzel" dedi genç adam. Ama bahçeli bir ev hayalinden hiç söz etmedi. Bu arada arabada unuttuğu, balıklar için aldığı simitleri hatırladı.  "Bugün sen benim konuğum ol" dedi. Kayıkçı Dede güldü, tok sesiyle "Ama bir çayım bile yok. Korona bizi tüketti" dedi.

Ve kendiyle konuşur gibi devam etti: "Bazen bir kayığa, tekneye binip uzaklaşmak geçiyor aklımdan. Ama gitmek de, kalmak da zor. 

Şairin dediği gibi:

 'Bakakalırım giden geminin ardından 

Atamam kendimi denize, dünya güzel

Serde erkeklik var, ağlayamam.'

Benzer sıkıntıları yaşayan insanlar çabuk dost olurlar. Birbirlerini  kolay anlarlar. Yaralarının kaynağı ortaktır. Balıkçı uzaklara bakıp düşünürken genç adam arabadaki simitleri almaya yöneldi. Bir taraftan da yavaşça mırıldanıyordu. "Serde erkeklik var, ağlayamam..."

Makbule ABALI







Yorum Gönder

0 Yorumlar